Yarışmalara katılmaktan hoşlanmadığımı herkes bilir.
Sanat söz konusuysa, işin içine rekabet girmemeli derim hep.
Sanatçı duygu ve düşüncelerini çizgileriyle özgürce, bir beklentisi olmadan anlatabilmeli..
Kimseye sanatını beğendirmek zorunda hissetmemeli, baskı altına alınmamalı ruhu..
Ancak sevgili Çimen Sökmensüer Bayburtlu hocamın ısrarlarıyla,
son dakikada katıldığım 2.mücevher tasarım yarışması sonucunda,
böyle bir başarı kazandığımı öğrenmek inanılmaz keyif verici.
Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler!
2.lik kazanan tasarımım ve hikayesi:
Kapıların
ardında saklanan ruhlarımız..
Kalbimizde
tutsak ettiğimiz hayallerimiz..
Asla
göründüğü kadar güçlü ve özgür olamayan kadınlarımız..
Modern
düşünceye ve eğitim düzeyine inat kırılamayan önyargılarımız..
Kapıların
ardında bedenlerimiz, altın kafeslerin içinde hayallerimiz..
Biz
özgürüz ve eşitiz diye haykırsak da, teröre, şiddete, baskıya ve önyargılara
hedef olmaktan kurtulamıyor kadınlarımız.
Hangi
sosyal statüde olursa olsun bütün kadınlar hâlâ görünmez ellerin tutsağı..
21.yy’da
bile bitmeyen, tükenmeyen bir şiddetin, ihtirasın kurbanı..
Hayallerini
özgürce haykırmaktan yoksun, ben de varım demekten korkar durumda hâlâ..
İşte
bu tasarımımda modern zamandaki kadının kapılar ardında gizlenen hayallerini,
iç dünyasını, özlemlerini altın kafesler, teller ardında saklamaya çalışmasını anlatmaya
çalıştım.
Hüzünle
gözlerini kapatan yüz, altın kafesin ardında hayal ettiği yarınlara ulaşacağı
günü bekliyor.
Kadın
olmaktan korkmadığı, cinsiyet ayrımlarına, önyargılara maruz kalmadığı,
şiddetin, gücün kurbanı olmadığı günleri..